Bilgi Güvenliği Uygulama Politikaları KTO Karatay Üniversitesi
Maddesi kanunen gider olarak yasaklanmış harcamaları, tahdidi bir listeleme ile belirlemekte olup madde metni kapsamında yasak faaliyetlerin gider kabul edilmeyeceğine ilişkin herhangi bir ifadeye yer verilmemiştir. Maddesi uyarınca vergilendirilen yasak faaliyetlere konu harcamaların kanunen kabul edilmeyen bir gider olmadığı kabul edilecektir. Eğer kumar oynatmaya yönelik ticari faaliyette devamlılık unsuru yok ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 82/I. Maddesinde;“Arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançlar” şeklinde ifade edilen “arızi ticari kazanç” olarak vergiye tabi tutulacaktır[9].Ayrıca kumar oynatmak faaliyeti, ticari paribahis nitelemesine tabi tutulması durumunda Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/I. Maddesinde;” Ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler” şeklinde ifade edildiği üzere katma değer vergisine de tabi olacaktır[10]. SUNUŞHerkes, bilgi edinme ve haber alma, özgür düşünce, ifade ve serbest eleştiri hakkına sahiptir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasının başlıca yolu olan basın ve yayın özgürlüğü temel insan haklarındandır. Bu hakların demokratik hukuk devletinde anayasal güvence altında olması esastır.Gazetecinin hakları, halkın haber alma hakkının ve ifade özgürlüğünün, meslek ilkeleri ise dürüst ve doğru iletişimin temelini oluşturur. Meslek ilkeleri gazetecinin ve basın – yayın organlarının özdenetimini öngörür ve değerlendirme mercii öncelikle vicdanlardır. Dolayısıyla basın yayın organları yöneticileri ve gazeteciler; medya ve dijital ortamda meslek ilkelerine uymalı, uyulmasını gözetmelidir. Madde 32 -Tüzük Genel Kurulun olağan ya da olağanüstü toplantılarına katılan asıl üyelerin en az üçte ikisinin oyu ile değiştirilebilir. Cemiyetin kendisinin feshedilebilmesi için Genel Kurul üyelerinin en az üçte ikisinin katılması zorunludur.
- Kelime bölümünde ise renkler, aile ilişkileri, günlük kullanılan nesneler, tekil- çoğul isimler, yiyecek ve içecekler, günler ve aylar, giysiler, meslekler, yer bildiren edatlar ve insanları betimlerken kullanılan sıfatlar üzerinde çalışılır.
- Yargı dokunulmazlığı içeren yasaların, Anayasanın 2, 10, 11, 36, 38 ve 138.
- “Terörist” kavramının son zamanlarda sıklıkla kullanıldığı, bu konuda suçsuzluk/masumiyet karinesinin, “kanunilik” ilkesinin ve yargı kararlarının da dikkate alınmadığı görülmektedir.
Maddesinde düzenlenen anayasa hükmünün ihmal edilmesi mümkün gözükmemektedir. Bilindiği üzere Avrupa Konseyine üye devletlerce, vatandaşlarına, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmak üzere tanınan hakkın yanı sıra ulusal düzeyde anayasa mahkemesine de bireysel başvuru hakkı tanınması ile; ihlallerin ulusal planda giderilerek, ödenmek durumunda kalınan tazminat miktarını olabildiğince aza indirmek ve uluslararası yargı nezdinde doğan prestij kaybını engellemek amaçlanmıştır. Cinsiyet değiştirmenin etkisi ileriye dönük, yani ex nu nctur [60]. Dolayısıyla beklenen haklar bakımından cinsiyet değiştiren kimse, yeni cinsiyeti için öngörülen statüye tabi olacaktır. Özellikle sosyal güvenlik alanında kadın ve erkek cinsiyetine sahip oluşa göre farklı hükümler öngörülmüştür. Danıştay 1993 yılında “yetim aylığı” hususunda vermiş olduğu bir kararında [61] cinsiyet değiştirmiş olan bir kadının Türkiye’ deki diğer her kadın ile aynı haklara sahip olduğunu vurgulamıştır[62] . Kazanılmış haklar bakımından ise beklenen haklar bakımından söylenenler söz konusu olmaz [63].
Esasında bu davanın soruşturma ve kovuşturma aşamalarında ortaya çıkan eleştiriler sonrasında beklenen bir gelişme idi. Hukuk düzeninde; hiç ödenmeyen veya eksik ödenen borçların takip ve tahsilini alacaklının kendisi yapamaz. Bizde ihkak-ı hak, yani hak sahibi tarafından alacağın tahsili kabul edilmemiş, hatta suç sayılmıştır. Alacaklıya tahsilat konusunda meşru olmayan zeminde yardım eden de “yağma” suçunu işlediği iddiası ile suçlanır. Yerel Mahkeme tarafından verilen mahkumiyet hükmünün temyiz edilmesinden sonra, Yargıtay’a gönderilen yargılama dosyasında bulunmayan ve CMK m.206 kapsamında yerel mahkemece değerlendirilmemiş “yeni” bir delilin ortaya çıkması durumunda, bu “yeni” delilin elde edilme usulünün nasıl olacağı, daha net bir … Tutukluluğun incelenmesi başlıklı Ceza Muhakemesi Kanunu m.108/1’e göre “Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından … Uzun yıllardır Türkiye’de adli kolluğun ve istinaf (bölge adliye) mahkemelerinin kurulup faaliyete geçirilmesi konuşulur. Ancak sürekli konuşulur, fakat bir türlü icraat gerçekleştirilmez. Fıkralarında, belirli sıfatı taşıyan kişilerin görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Anayasa Mahkemesi tarafından “Yüce Divan” olarak yargılanması öngörülmüştür. Son yıllarda apartman ve sitelerde güvenlik kamerası kullanılması yaygın hale gelmiştir.
Maddelerinde güvence altına alınan “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi, kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınabilmesi için hangi fiillerin suç teşkil ettiğinin kanunda açık bir şekilde düzenlenmesini gerektirmektedir. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.7 ile de “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi güvence altına alınmaktadır. Bu yazımızda; sanık müdafiinin duruşmada yer almadığı durumda, sanık hakkında mahkumiyet kararı ile birlikte tutuklama kararı verilmesinin hukuka uygun olup olmayacağı değerlendirilecektir. Bu yazımızda; mevzuat, doktrin ve Yargıtay kararları doğrultusunda, ceza yargılamalarında bilirkişilerin, tarafların asli veya tali kusurlu olduklarına dair değerlendirme yapmalarının hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilecektir. Hükümlünün koşullu salıverilme tarihinden daha önce ceza infaz kurumu dışına çıkabilmesine imkan sağlayan denetimli serbestlik müessesesinin temel şartları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İnfaz Kanunu) m.105/A’da düzenlenmiştir. Ayrıca; İnfaz Kanunu Geçici m.6 ve Geçici m.10 hükümlerinde de, denetimli serbestlik süreleri ile ilgili geçici düzenlemelere yer verilmiştir. Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m.77 ila 88’de, denetimli serbestlikle ilgili İnfaz Kanunu hükümlerinin uygulanmasını sağlamak üzere ayrıntılı hükümler yer almaktadır. Yargı Paketi olarak da adlandırılan, Yargı Hizmetlerinin Etkinliğinin Artırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı ile ceza ve ceza yargılaması hukukuna ilişkin, mevzuatta yapılması öngörülen değişiklikler, kanun maddelerinin mevcut halleri ile karşılaştırma yapılarak açıklanacaktır.
Suçun özel bir görünümü olan teşebbüs; cezasızlık sebebi olarak değil, yalnızca indirim sebebi olarak düzenlenmiştir. TCK m.104/1’e göre, “Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”. Maddesine göre;“(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere iki veya daha fazla kişi, maddi olgularla belirlenen bir biçimde anlaşırlarsa, suçların ağırlık derecesine göre üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.(2) Amaçlanan suç işlenmeden veya anlaşma dolayısıyla soruşturmaya başlanmadan önce bu ittifaktan çekilenlere ceza verilmez”. Uygulamada; kişiler hakkında uygulanan tutuklama tedbirine son verildikten sonra aynı tutuklama sebebi esas alınarak ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Tutuklama nedenleri” başlıklı 100. Maddesinde öngörülen şartlar sağlanmadan ikinci kez tutuklama tedbiri tatbik edildiği görülmektedir ki, “ikiz tutuklama” adı ile de bilinen bu uygulama “hukuk güvenliği” ilkesine aykırılığa ve hukuka duyulan güvenin toplumda zayıflamasına yol açmaktadır.
Bölge adliye mahkemesinin gerçekleştirdiği inceleme, hem maddi ve hem de hukuki denetimi kapsamakta iken, Yargıtay incelemesi yalnızca hukuki denetimi kapsamaktadır. Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği; 30 Nisan 2021 tarihinde, 3935 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile yürürlüğe girmiş olup, 17 Eylül 1982 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Soykırım; bir planın icrası kapsamında, milli, etnik, ırki veya dini bir topluluğun tümden veya kısmen ortadan kaldırılması amacıyla, topluluk üyelerine karşı özellikle kasten öldürme suçlarının sistematik olarak işlenmesi suçuna denir.Tehcir/zorunlu göç, insanların göç ettirilmesi ve göç etmelerinin sağlanmasıdır. Soykırım olarak nitelendirilen milli, etnik, ırki veya dini bir grubun yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanma veya bir gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi ile bir yasal dayanağa sahip zorunlu sevk ve iskan fiillerinin, yani tehcirin/mecburi göçün bağlantısı yoktur. Yazımızda; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma zamanına ilişkin açıklamalara yer verilecek, ardından konu bazı suçlar özelinde değerlendirilecektir. Bu yazımızda Mart 2011’de Suriye’de başlayan İç Savaşı sonrası savaş sebebiyle Ülkemize gelen, sayıları bugün kayıtlı olarak 3 milyon civarında gözüküyor olsa da, gerçekte daha fazla olduğu düşünülen, Ülkemizin son yıllardaki en önemli sorunlarından birisini teşkil eden ve halen Ülkemizde bulunmaya devam eden Suriyelilerin Uluslararası Hukuk açısından hangi statü altında bulunduklarını açıklayacağız.